Primer bağımsız hastalıklardır, Migren ve gerilim tipi baş ağrısı gibi, sekonder baş ağrısı mesela bir sinüs enfeksiyonu gibi başka bir (uyari)durumun belirtisi, bir tümör ya da beyin kanaması olabili. Semptomatik baş ağrısınin bir sürü nedeni vardir , henüz baş ağrısı büyük çoğunluğu primer baş ağrısı dır (yaklaşık 95%).
Doğru tanıyi koymak icin, doktor belirtilerin güvenli açıklamasına muhtaçtır. Şiddeti , ağrı karakteri ( , bıçaklama, zonklama …) ve eşlik eden belirtiler (mide bulantısı, aşırı duyarlılık, ışık ve gürültü hassasiyeti , dinlenme ihtiyacı , göz kızarıklığı ), ağrı lokalizasyonu (bütün kafa , yarım kafa…) soracaktır . Ayrıca atak süreçi, potansiyel tetikleyiciler ( adet, stres...) , atakların sıklığını (günlük , ayda 1x/2x/3x) ( yeni başlangıçlı baş ağrısı , uzun süreli baş ağrısı ) ve geleneksel uygulama , ve simdiğe kadar yapılan önceki tedavis (atakların tedavisı, profilaktik önlem ).
Bazı hastalarda farklı baş ağrısları aynı zamanda bulunabilir. Kronik baş ağrısında doktor ziyaretinden önce bir baş ağrısı takvimi sürdürmek yararlı olabilir . Fizik muayene tanı için ikinci önemli unsurdur. Primer baş ağrısında bulgular her zaman normaldir ya da baş ağrıyı anlatmaz. Mesela teşhis için anlatılan baş ağrısı tipik migrense ve bulgular normalsa , başka araştırmalar (EEG , CT , MRI ) gerekmez.
Sadece semptomatik baş ağrısı olduğunda dahil bir şüphe varsa, cihazlı ek araştırmaya ihtiyaç vardır. Gerekli olan araştırmalara hekim karar verir. Tüm semptomatik baş ağrısı kranial BT veya MR ile tespit edilemez. Bazı durumlarda laboratuvar incelemeleri , beyin omurilik sıvısı ya da bir damar görüntülemesi gerekebilir
Baş ağrısı hakkında her şey
Baş ağrısı toplumda en sık görülen şikayetler arasında yer almaktadır . Baş ağrısı ile ilgili epidemiyolojik araştırmalara göre nüfusun yaklaşık 70% bir yil icinde şikayeti olur , erkeklerden daha fazla kadınlarda olduğunu göstermektedir . Primer ve sekonder ( veya semptomatik ) baş ağrısı arasında bir ayrım yapılır.
Lütfen aşağıda çeşitli baş ağrısı türlerinin açıklamasını bulabilirsiniz:
-
-
Birçok baş ağrısı türü sorunsuzdur ve sadece ara sıra ortaya çıktığı sürece reçetesiz satılan ilaçlarla tedavi edilebilir. Baş ağrıları düzenli olarak ortaya çıktığında veya analjeziklere tatmin edici yanıt vermediğinde ya da sıklığı arttığında bir doktora danışılmalıdır. Düzenli olarak ayda 8 ila 10 günden fazla ağrı kesici kullanan baş ağrısı hastaları da doktor randevusu almalıdır.
Başlangıçtan itibaren her gün veya neredeyse her gün yeni bir baş ağrısı ortaya çıktığında, önceden var olan baş ağrılarının karakteri değiştiğinde veya ateş ya da nörolojik semptomlar (örn. kas güçsüzlüğü veya felci, duyusal bozukluklar, kişilik değişiklikleri) ortaya çıktığında semptomatik bir baş ağrısından şüphelenilir. Saniyeler veya dakikalar içinde maksimum seviyeye ulaşan aşırı şiddetli baş ağrıları acil tıbbi müdahale gerektiren acil bir duruma işaret eder. Aynı durum baş ağrısı menenjizm, yüksek ateş, epileptik nöbetler veya diğer bilinç bozuklukları veya akut nörolojik defisitlerle birlikte ortaya çıktığında da geçerlidir.
Migren Almanya'da en sık görülen baş ağrısı. Genel olarak, nüfusun yaklaşık 10-15% migren ağrısı çeker.
Migren çocukluk döneminde ortaya çıkabilir. Çocukluk çağında saldırılar genellikle biraz daha az karakteristik ve yetişkinlikte olduğundan daha kısadır. Daha çok karın ağrısı ve mide bulantısı, aynı zamanda baş dönmesi ön plana gelebilir. Ergenlik öncesi, kız ve erkek oranı aynıdır. Ergenlikten sonra, kadınların etkilenmesi üç kat daha fazla olabilir. En sık 20 ile 30 yaş arası migren ortaya çıkar. İyi ve kötü zamanlarıyla migren hayatın akışı içinde önemli dalgalanmalar gösterir. En belirgin belirtileri 40 ıle 50 yaşlar arasında gösterir. Yaş ilerledikce migren genellikle daha kolaydır ve sık sık ortaya çıkmaz. Bazı hastalarda, migren, hatta tamamen yok olur. Nadir istisnalar dışında, epizodik migren genellikle ayda tekrarlanan ataklarla ortaya çıkar, haftada yüksek sayıda tekrarlamaz.
Ama çok nadiren ayda, çoğunlukla tipik migren özelliklere sahip, en az 15 baş ağrısı günü ortaya çıktığı bir kronik formu oluşabilir. Bu kronık baş ağrısında akut ilaç (ağrıkesici) aşırı kullanılmadıgı ve ilacları bırkatıkdan sonra da migrenin duraklamaması çok önemlidir.
-
Migren baş ağrısı atakları ile karakterizedir. Baş ağrısı genellikle, ama zorunlu bir tarafta lokalize değildir. Ağrının karakteri sıkıcı / baskıcı ve özellikle egzersiz sırasında bıçaklama veya zonklama oluşur. Yoğunluğu günlük yaşama engel olabilicek kadar yüksektir. Yetişkinlerde, tedavi edilmeyen migren atakları birkaç saat ıle 3 güne kadar süre bilir. Uzun süreli migren atakları nadirdir. Tipik migren semptomları: Mide bulantısı, kusma, ışığa, gürültüye ve kokuya aşırı duyarlılık. Tipik olarak, saldırıda migren hastaları geri çekilme ihtiyaçı olduğunu belirtirler. Uyku birçok hastada ağrıyı yatıştırır.
-
Migren hastalarının yaklaşık 15-25% genellikle baş ağrısı başlamadan önce bir aura olduğunu belirtir. Özellikle, görmede (titreme, bulanık görmeö görme alanı defektleri, yıldız görme), vücudun farklı bölgelerde yanma ya da mesela dilin dönmemesi ya da üzerinde uyuşma gibi, farklı nörolojik belirtiler ile karakterizedir. Tipik olarak, bu belirtiler dakikalar içeresinde gelişebilir ve bir saat içinde yavaş yavaş kaybolur. Ama aura her saldırıdan önce mevcut olmayabilir.
-
Migren bir beyin hastalığıdır. Ağrı işleme merkezlerin etkinleştirmesı ve nosiseptif nörotransmitterlerin serbest bırakılması söz konusu. Nörotransmitterlere bir steril inflamatuvar yanıt olur ve menenjlerin kan damarlarında gelirimine neden olur. Bir de migrene tipik olan zonklayan ağrı karakterıö damar duvarlarının kanı taşıdıgında ve steril iltihapı olan o duvarların gerdiğinden den his edilir. Mevcut bilgilere göre, migren için bir genetik yatkınlık vardır. Bu etkilenen migren hastalarının beyini bazı tetikleyici faktörlere bir migren atağı ile aşırı cevap verir. Hastaların yaklaşık üçte ikisi migren hastası olan akrabaları vardır.
-
Tedavide saldırı kendisine ve önleyici tedbirler arasında bir ayrım yapılır. Ilaç ve ilaç dışı tedaviler vardır. Saldırı da analjezik tıpık olarak aspirin veya ibuprofen gibi bunlara eşlik eden mide bulantısına karşı olan ilaçları ile kombinasyon ederek kullanılır. Buna ek olarak , triptanlar adlı migrene özel maddeler vardır. Almanyada sadece bir doktor tarafından alınabilir . Onlar erken bir aşamada alınırsa en iyi ektiyi gösterirler. Aura aşamasında ,ilaçlar genellikle yardımcı olmamaktadır. Triptanlar normal aura aşamasında alınmamalıdır. Birde ilaçların tam etki geliştirmeleri için , hastaların geri çekilip ve yatmaları gerekir .
Tüm ağrı kesicilerin dezavantajı zaman zaman çok sık kullanıldığında , migrenin kronikleşmesine yol olabilmeleri. Bu nedenle en fazla ayda 10-15 günde ağrı kesici alınmalıdır . Belirli ilaçlar (mesela triptanlar) ayda 10 günden fazla alınmamalıdır.
Migren atakları düzenli bir şekilde çok uzun bir süre için ayda 3 ya da 4 kez ortaya çıkarsa ve akut tedaviye iyi yanıt vermezse bir koruyucu ilaç tedavisi (profilaksi) yapılmalıdır . Önleyici migren ilaçların sayesinde , migren ataklarının sıklığı ve şiddeti azaltılabilir. Şiddetli ve sık sık migren atakları olan hastaların sık sık ağrı kesici almak zorunda kalmamaların bir yolu . Yüksek tansiyonda veya epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar kullanılır. Ayrıca , magnezyumunda iyi bir etkisi olabilir . Bu profilaktik tedavinin etkinliğini en erken 4-6 hafta sonra tahmin edilebilir ve bunu bilmek önemlidir . Migren atakların yarısı elde edilirse, bir profilaksi etkili sayılır. Genellikle profilaksi ağrının tamamen yok olmasını sağlıyamazr . Etkili bir profilaksi ilk muhafaza da en az 6-9 ay boyunca kullanılmalıdır. Bundan sonra, bir bırakılması söz konusu olabilir. -
Migren sıklığı ve şiddeti etkileyen önemli bir rol ilaç dışı tedavilerde. Araştırmalarda düzenli egzersiz ve kas gevşeme teknikleri migren üzerinde olumlu bir etki göstermiştir, biofeedback de etkilidir. Birçok hasta migren atakları için bazı tetikleyici faktörleri bilmektedir, uyku, öğün atlama, yetersiz sıvı alımı ya da stres gibi. Bu genellikle davranışsal müdahalelerle ve stres azaltma yöntemleriyle migren ataklarının sayısı düşürmek mümkündür.
Çoğu kişi gerilim baş ağrısını yaşamıstır. Gerilim tipi baş ağrısı en sık görülen baş ağrısıdır. Hastaların çoğunda, sadece ara sıra ortaya çıkar. Gerilim baş ağrısı genellikle bütün kafa etkiler, sıkıcı ve baskıcı olur. Yoğunluğu genellikle hafif ile orta arasında, bu yüzden çok can sıkıcı olarak algılanmamaktadır ve günlük yaşamda ciddi bir şekilde etkilemez. Gerilim tipi baş ağrısında migrene tipik bulantı ya da ışığa ve gürültüye duyarlılık gibi belirtileri bulunmaz. Birçok hasta dar bir kapak, bant ya da şapka takmış gibi hissederler . Gerilim baş ağrıları genellikle fiziksel aktivite sırasında hafifler. Temiz havada daha iyi olur. Gerilim baş ağrısı süreleri çok farklı olabilir. Sadece yarım saat ama hatta birkaç güne kadar sürebilir.
-
Bir epizodik birde kronik bir şekli vardır. Kronik gerilim tipi baş ağrısında semptomlar 3 ay arka arka 15 gün den fazla olur. Epizodik formunda, baş ağrının gün sayısı azdır. Sadece kronik gerilim tipi baş ağrısında hafif bir mide bulantısı ya da bir ışık veya ses hassasiyeti olabilir . Kusma veya fiziksel aktivite de acı artışması olmaz. Bu semptomlar bir migren karakteristiği dir.
Epizodik baş ağrısı çok yaygındır . Genellikle hayat kalitesini etkilemez ve basit analjeziklere iyi yanıt verir. Kronik gerilim tipi baş ağrısı ancak çok nadirdir ve hemen hemen her zaman daha önceki epizodik formundan gelişir . Kronik gerilim baş ağrısı için önemli bir risk faktörü ağrı kesicilerin düzenli ve sürekli kullanılmasıdır . Tanı ve tedavi için ağrı kesicilerin aşırı kullanıp kullanılmadığını öğrenmek.
Kronik gerilim baş ağrısında genetik faktörler yer alıyor ve ailelede bulunursa kişisel risk üç kat artıyor. Epidemiyolojik çalışmalara göre kronik gerilim baş ağrısı hastalarda depresyon, panik atak ya da anksiyete bozuklukları baş ağrısı olmayanlara göre istatistiksel olarak daha çok . Bağlantı tam olarak belli değil . İlk olarak, depresyon da baş ağrısı riskini artırır . Öte yandan, sık sık baş ağrısı depresyona yakalanma riskine yaşamkalitesinin bozulması ile yol açar.
Özel bir tanı sorunu sık görülmektedir: gerilim baş ağrısının ve migrenin aynı anda bulunması. Bu durumlarda bir hafif baş ağrısı gerçekten bir gerilim baş ağrısımı yoksa hafif bir migren krizi olup olmadığı genellikle anlaşılmıyor. Bu konuda baskıcı mat olarak bilateral hissettilen baş ağrısı saatler sonra migren atağına oluşursa ve migrene özel ilaçların kullanımı ( triptanlar ) , genellikle gerilim tipi baş ağrısına hiçbir etkisi yokken, burada etkisini gösteriyor ve migren atağı olduğu anlaşılıyor. -
Gerilim baş ağrısının ortaya çıkması, yaygın bir hastalık olmasına rağmen, şu ana kadar henüz netleşmemiştir. Bu baş ağrı tipine çeşitli nedenler olabilir ve sonuçta yukarıda açıklanan hepsi gerilim tipi baş ağrısı gibi görünebilir. Boyun kaslarında artan bir gerilim beyindeki ağrı merkezlerinin hassasiyetinin artmasına neden olur. Muhtemelen kaslarda değişiklikler yoktur.
Santral ağrı merkezleri yapılarında değişikliklere uradıysa, gerilim tipi baş ağrısının tedavisi zorlaşıyor. Oluşan kas gerginliği mekanizmaları daha da yoğunlaştırır. Mekanizmaları ancak tehlikeli olmadığı kabul edilir ve fiziksel aktivetelere başlanır.
Küme baş ağrısı nadir bir baş ağrısı, kesinlikle tek taraflı ağrı, çok güçlü saldırılarla ve göz ifadesi ile ortaya çıkar. Terimi Küme (İngilizce: "demet") bu baş ağrının genellikle periyodik olarak birkaç hafta ile birkaç ay sürdüğü için seçildi. Hastaların çoğunda genellikle ilkbahar ya da sonbaharda mevsimsel küme baş ağrısı görülür. Bu bölüm ardından hastalar aylarca ya da yıllarca genellikle belirtisiz kalırlar. xxxxxx Şiddetli tek taraflı saldırılar genellikle 15-180 dakika sürer. Genellikle belirgin bir tetikleyici olmadan aniden ortaya çıkar. Bununla birlikte ritim ile karakterizedir, genellikle uykudayken aynı zamanlarda gelir. Ayrıca saldırılar için tetikliyen faktörler de vardır. Mesela alkol (hatta küçük miktarlarda), bazı ilaçlar (örneğin nitro içeren) ve yükseklerde kalmak. Bir bölüm sırasında, küme saldırıları 2 günde bir ve günlük 8 saldırılar ile gelen frekansı değişebilir .Baş ağrısı hemen hemen hiç tarafı değiştirmez.
-
Baş ağrısı karakter olarak bazen yanma, sıkıc veya yırtılma gibi, şiddetti de dayanılmaz olarak tarif edilir. Ana ağrı genellikle göz çevresinde veya göz arkasında oturur. Bazı hastalar ağrının bozunda başladığını izler. Ağrı üst çeneye doğru yayabilirde. Sonra zaman ritmine (genelde gece saatleri) ek olarak eşlik eden belirtiler bir küme baş ağrısı için oldukça karakteristiktir:
- Göz de kızarıklık
- Göz de yaş damlası
- Asılı göz kapağı
- Mevcut ve / veya burun tıkanıklığı
- Alın veya yüz terleme
- Huzursuzluk (üst vücut ile sallama, hareketlenme)
Tanısı için bu semptomlar arasında, etkilenen ağrı tarafında en az biri gereklidir. Buna ek olarak, birçok hastada aynı zamanda tipik migren belirtileri (bulantı, ışık ve gürültü hassasiyeti) gibi şikayet te bulunuyor.
Söz konusu olan semptomlar bilinen trigeminootonom baş ağrısı grubuna karakteristik olarak özeldir. Bu Uluslararası Baş Ağrısı Sınıflandırması (IHS) içinde bir sınıflandırma grubudur. Bu grupta paroksismal hemikrania veya SUNCT sendromu gibi diğer son derece nadir baş ağrısı sendromları vardır. Bu nadir baş ağrısı sendromları daha sık ve kısa atakları ile karakterizedir. Bir küme baş ağrısı tedavisine yanıt vermezler.
Bazen küme baş ağrısı, göz veya sinüs enfeksiyonu gibi bir hastalık ile karıştırılıyor. Çok nadir olarak, tümörler de, örnek olarak hipofiz bezi tümörü, bir küme baş ağrısına çok benzer bir baş ağrısına neden olabilir. Küme baş ağrısının bir semptomatik nedeni dışlamak için genellikle bir kez başın bir MR çekilmesi gerekir. Normalsa başka bir ek araştırma gerekli değildir. -
Küme baş ağrısı için bir nedeni henüz kanıtlanmış değil. Beynin belirli bir alanın, hipotalamus, önemli bir rol aldığından kanıtlar var. Hipotalamus insanların "iç saatı" olarak kabul edilir ve saldırıların hem zaman ritmi hemde bölümlerin mevsimsel artış gösterdiğinden dolaysı sorumlu tutulur. Buna ek olarak trigeminal sinir ve otonom sinir sisteminin saldırı da stimüle edilir. Trigeminal sinir baş ve yüzde duyusal algıdan sorumludur.
-
Çoğu hastaların küme baş ağrısı epizodik dir ve hafta veya aylar içinde gider. Nadiren küme baş ağrısı da kronikleşebilir. Nöbet periyodu bir aydan kısasa ve ya bir yıl içeresinde remisyon olmazsa, bir kronik küme baş ağrısı söz konusudur. Primer kronik hastaların yaklaşık% 10'unda ortaya, sekondar kronik ise epizodik hastaların yaklaşık 5% de gelişir.
-
Küme baş ağrısı bir primer baş ağrısı ve henüz tıbbi tedavi ile tamamen yok edilemez. Ama atakların ağrı ve frekans yoğunluğu genellikle ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilir. En çok baş ağrısı bozuklukları gibi, burada akut tedavi ve önleyici tedavi ile arasında bir ayrım yapılır.
Bir küme baş ağrısı ataklarının tedavisi için normal ağrı kesiciler uygun değildir. Birçok hasta saf oksijen inhalasyon ile saldırıya cevap verizor. Bu tedavinin hiçbir yan etkisi yoktur ve de ev kullanımı için reçete verilebilir. Oksijen dışında Triptan ilaç sınıfından veya lidokain (lokal anestezik) hızlı etkili dozaj formlarıyla burun spreyi olarak kullanılabilir.
Son derece şiddetli saldırıların oluşumu büyük ölçüde önlenebilir ve bu yüzden genel olarak koruyucu tedavi (profilaktik) önemlidir. Burada farklı ilaç sınıflardan ilaçlar kullanılır. Etki mekanizmaları henüz anlaşılamamıştır. Hastalığın nadir olduğu için profilaktik uygun tedavi tecrübeli nörolog tarafından yapılmalıdır. Tedavi için kullanılabilir madde seçimi, küme baş ağrısının formundan (kronik / epizodik) ve hastanın herhangi bir eşlik eden hastalıklara bağlıdır. Küme baş ağrısı profilaksisi için sık kullanılan maddeler verapamil, topiramat, metiserjid ve lityum dır. Onların etkisi 1-2 hafta içinde beklenebilir. Söz konusu maddelerin etkisi yerine gelene kadar köprü tedavisi olarak kısa süreli yüksek dozda kortikosteroid kullanılır. Maddeler birleştirilebilir de. Profilaktik tedavi süresi baş ağrısının bölüm süresine bağlıdır. Haplı tedaviye alternatif olarak, büyük ve küçük oksipital sinir (nervus occipitalis majör ve minör) etkilenen tarafına lokal anestezik ve kortizon tekrarlanarak enjekte edilebilir.
Sadece başarısız tıbbi önlemlerden sonraö şiddetli kronik seçilmiş hastalarda operasyonel prosedürleri kullanılmaktadır. Şimdiye kadar hiçbir standart cerrahi yöntemi küme baş ağrısını güvenli ve uzun vadeli bir şekilde kesebilmistir. Yeni bir umut verici cerrahi işlem olarak oksipital sinirin elektriksel stimülasyonu. Şu anda etkinliği klinik çalışmalarda test edilmektedir. Bir cerrahi tedavi deneme her zaman doktor ve hasta tarafından iyi düşünülmelidir ve bir küme baş ağrısı uzman tarafından kontrol edilmelidır.
Migren ya da gerilim tipi baş ağrısı gibi primer baş ağrısı bozukluğu olan tüm hastalar aşırı ağrı kesici kullandığında analjezik kullanmasına bağlı olan baş ağrısı gelişmekte riski vardır. Bu gelişmeyi anlamak için bu semptomlara dikkat: Baş ağrı ataklar uzuyor, acıyı hafifletmek için daha fazla ilaç almak zorunda kalıyor hasta, ya da baş ağrısı günleri sürekli bir artış içinde oluyor. Birçok hastada "net bir kafa olmama" hissini ortaya sürüyor.
Hastalar basit bir ağrı kesici (örneğin aspirin, ibuprofen, asetaminofen) ayda 15 gün den fazla veya bir triptan, bir uyuşturucu ya da bir arada hazırlıklı kombinasyonlu ağrı kesiçiyi (örneğin: aspirin, asetaminofen ve kafein) ayda 10 gün den fazla kullanıryorsa , bir baş ağrısı geliştirme riski yüksektir. Analjezik kullanımı nedeniyle oluşan baş ağrısı genellikle ağrı kesici aylar hatta yıllar içinde sık sık ve giderek daha çok alınması ile gelişir. Yukarıdaki sınırlar Uluslararası Baş Ağrısı Sınıflandırma ya göre seçilmistir. Ama bu sınırların altında olan hastalardada aşırı-ilaç-kullanma baş ağrısı (=kronik baş ağrısı) oluştuğunu biliyoruz.
-
Analjezikler ve migrene özel ilaçların aşırı kullanımı neden kronik baş ağrısı yaptığı kısmen anlaşılmıştır. Psikolojik faktörler de ağrı işleme de gereken nörobiyolojik süreçler de önemli bir rol oynamaktadır. Triptanlar iyi etkisi sayesinde beynin hızlandırılmış bir "öğrenme sürecine" yol açabilir ve giderek daha sık Triptan gerektirebilir. En genç çalışmalara göre Triptanlar analjezik maddenin bağlı baş ağrısı geliştirilmesi için diğer ajanlardan daha düşük dozların yeterli olduğunu göstermiştir. Aşırı-ilac-kullanma baş ağrısı genellikle bir eroin-esrar-kokain bağımlılı gibi bir bağımlık değildir.
-
Akut ilaçların aşırı kullandığında orijinal baş ağrısı - genellikle migren - değişir. Baş ağrısı daha sık iki taraflı olur, daha az zonklar ve genellikle baskıcı olur. Bulantı, kusma, ışık ve gürültü hassasiyeti gibi eşlik eden semptomlar daha önceki şiddetli saldırılara göre daha az belirgindir. Bazen bu nedenle baş ağrısı, migren ile gerilim tipi baş ağrısı karışımı olarak, ya da bir kronik gerilim tipi bağ ağrısı gibi olur. Doğru diyagnoz için, baş ağrısının primer baş ağrısı bozukluğundan oluştuğunu, ayda 15 günden giderek sıklığı yükseldiği ve giderek akut ilaçların kullanışı profilaktik hale gelmesi ve illerledikçe de etkilerini kaybetmeleri, gerekir.
-
Ağrı kesicilerin fazla kullanıldığında da organ hasarı (böbrek yetmezliği, hipertansiyon) ve diğer ilaçlar ile (aspirinin kan inceltici etkisinin azalması) etkileşe bilir. Ayrıca, aşırı-ilaç-kullanım baş ağrısında akut ilaçların etkisi genellikle yetersizdir. Birçok hasta için ve yüksek özellikle triptan kullanımı yüksek maliyetlere yol açar.
-
Eskiden önleyici profilaktik ilaçlar aşırı-illaç-kullanım baş ağrısında etkisiz olduğu sanılıyordu. Öte yandan, akut ilaçların geçici olarak durdurulması baş ağrısının düzelmesine yol açtığı çok sayı çalışmalarda gösterilmiştir. Yeni çalışmalara göre ama bazı kronik migren de profilaktik olan maddelerin (topiramat, botulinum toksin) bir migren katında gelişen aşırı-ilaç-kullanım baş ağrısında da etkili olduğunu göstermektedir. Bunun tüm migren koruyucu maddelere geçerli olup olmadığını henüz araştırılmamıştır. Tedavisi için verilern tavsiye temel olarak paralel bir profilaksi başlamak ve aynı zamanda bir detoksifikasyon tedavisi(ilaç mola). Sadece bir profilaktik ilaç tedavisi akut ilaç molasını tolere edemeyen hastalarda denenebilir.
Ilaç molası süresinde çekilme akut ağrı ilaçların bıakma belirtileri ortaya çıkabilir: Başlangıçta tekrar baş ağrısı güçlenip ve eşlik eden belirtiler, bulantı ve yorgunluk gibi, bir kaç gün için şiddetli olabilir. Birde huzursuzluk, terleme, kalp çarpıntı gibi vejetatif semptomlar ortaya çıkabilir. Genellikle ancak bu belirtiler bir kaç gün içinde kaybolur ve hastalar önemli bir rahatlama yaşayabilir. Bir ilaç molası genellikle ama sabit koşullar altında, yani hastanede kalark yapılmaz. Bir sabit rehabilitasyon tedavisi sadece ağır sosyal nedenlerden yapılr (yüksek kişisel stres, ağır iş durumu) ya da özel yardıma gereken ek bir depresyon ya da anksiyete bozukluğu yaşanılırsa ya da afyonlu ilaç veya sakinleştirici gibi bağımlı olan hastalarsa veya daha önceki ilaç molası deneyleri tek başına başarıyamayanlar için gerekir.
Her üç hastanın biri aşırı-ilaç-kullanım baş ağrısı nedeniyle bir ilaç molası denediğinde bir yıl içinde nüks geçirir. Bu nedenle tüm başarılı uygulanan hastlarda belirli bir süre bir doctorun tedavi altında kalması gerekir. Sadece o zaman ilaç tedavisi takip ve gerekirse ayarlanır. Buna ek olarak hasta daha farklı tedavi tekliflerini kavrayabilir: Düzenli takip, hastalara kapsamlı bir bakımı, baş ağrısı takvimi ve destek tavsiye gerekir (muhtemelen psikolojik danışma, eşlik eden hastalıklara tedavi). Ek ilaç dışı önlemlerin uygulanması ve bu egzersizleri n günlük yaşamda entegrasyonu yararlıdır. Örnekler rahatlama egzersizi, düzenli uyku ve dinlenme süreleri ve spor öğrenme içerir. Bu şekilde hastalar erkenden başlangıç belirtileri anlar ve akut ilaç kullanımına sorumlu olmalarını öğretir.
En önemli mesajı bir aşırı-ilaç-kullanım baş ağrısı iyi ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilir olmasıdır. Ağrı kesicilerin sürekli kullanımını durdurmak hastaların % 80'inde baş ağrısının önemli ölçüde azalması demektir. Sonra temel baş ağrısının bazı tedavi edilmesi gereken saldırıları kalır.
Şüphe durumunda lütfen doktorunuza
veya eczacınıza danışınız.
Tıp bilimi sektörü sürekli bir gelişim içindedir. Araştırma ve klinik deneyimlerin birleşimi, özellikle ilaç tedavisi alanında yeni bilgiler üretmektedir. DMKG web sitesinde belirtilen terapötik önlemler, ilaçların uygulanması ve dozajı ile ilgili olarak, bu bilgiler mevcut bilgi durumuna karşılık gelir. Lütfen verilen bilgilerin doğruluğunu garanti edemeyeceğimizi unutmayın. Bu nedenle tüm okuyucuları, dozaj önerileri, uyarılar ve kontrendikasyonların DMKG web sitesinde sağlanan bilgilerle çelişip çelişmediğini tespit etmek için reçete edilen ilaçların ekli belgelerinde verilen talimatları dikkatlice incelemeye davet ediyoruz.